CHP kurultayları hep renkli, heyecanlı geçmiştir. Parti içi demokrasinin olduğu, bunun tam yansımalarının yaşandığı seçimlerden sonra, seçimi kazananın da kaybedenin de birbirlerine saygı duyduğunu gösteren geçmiş kurultaylarda çok örnekler yaşanmıştır.
İstanbul’da kurultay delegeliğine seçilenlerin neredeyse tamamının Özgür Özel’in adaylığı için imza vermeleri, genel merkez tarafından yadırganmadı. Çünkü seçimlerde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun desteklediği adaylar kazanmıştı. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel için imza verdiği belirtilen delegelerin de milletvekillerinin tamamının imzalarına uygun oy kullanacağı da beklenmemeli. Deneyimli bir siyasetçinin deyimiyle “Delege balık gibidir, elinizde tutamazsınız.”
İNÖNÜ, SELAMLAYIP DELEGELER ARASINA OTURDU
12 Eylül 1980 darbesinden sonra CHP’de kapatılmıştı. Partinin yeniden açılması için öncülük yapanların önde gelen isimlerinden birisi de CHP’nin kapatılmadan önceki son genel sekreter yardımcısı ve eski bakan Erol Tuncer’di. Tuncer, İsmet İnönü’nün genel başkan adaylığından çekildiği 1972 kurultayı için şunları anlattı:
“Genel merkezin bir kararı, parti içi oylamaya sunuldu. Bir yerde ‘Evet-hayır’ oylamasıydı. İsmet İnönü’nün tuttuğu taraf oylamayı kaybedince, İnönü genel başkan adaylığından çekildi. Seçime genel başkan adayı olarak yalnız Bülent Ecevit katıldı ve kazandı. O kongrede şunu hiç unutamam; İsmet Paşa, genel başkanlıktan çekildikten sonra kongre salonunda yürüyerek Bülent Ecevit’in oturduğu yere geldi, ellerini bacaklarına yapıştırarak, başıyla Bülent Ecevit’i selamladı ve CHP Ankara delegelerinin oturduğu bölüme geçip kongreyi oradan izledi. CHP’de böylesine parti içi ahlak vardı.”
Erol Tuncer, CHP’de yaşanabilecekleri Sözcü Medya Grubu Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’e anlattı.
ANADOLU’NUN İSYANI
Erol Tuncer, “Kim genel başkan olursa olsun Türkiye’nin kaderi önümüzdeki seçimlerde o genel başkana bağlı olacak. Onun için kim kazanırsa kazansın, o genel başkanı biz CHP’liler olarak var gücümüzle desteklemeliyiz” diyor.
İstanbul delegelerinin Özgür Özel’in adaylığı için oy vermesi, seçimi ne ölçüde etkiler? Tuncer, bunu da yaşanmış bir örnekle aktarıyor:
“Kılıçdaroğlu’nun aday gösterilmesi için 820 imza verilmiş. Bunun altında da üstünde de oy alarak seçilebilir. O, delegenin o anki havasına bağlı oluyor. Benim katıldığım 1974 kurultayında Bülent Ecevit açılışı yaptı. Sahnede lacivert elbiseli, elinde bond çantasıyla biri bekliyor. Bülent Bey, toplantının açış konuşmasının sonunda, kurultay başkanlığı için ‘Sayın Aytekin Kotil’i öneriyorum’ deyince, salon bir anda dalgalandı. Herkes CHP İstanbul İl Başkanı Aytekin Kotil’in seçileceğini bekliyordu. Ancak salonda bir grup devamlı, ‘Ahmet Çekemoğlu’ diye bağırıyordu. Çekemoğlu da Kayseri il başkanımızdı.
Çekemoğlu Kayseri il başkanı ama öyle çok da tanınmış bir isim değildi. Anlaşılan Anadolu, İstanbul’a isyan etti. İsim okunarak oylama yapıldı ve buna rağmen, Genel Başkan Bülent Ecevit’in gösterdiği aday değil, başka aday Divan Başkanı seçildi. Bülent Ecevit’in en sevildiği dönemde onun Divan Başkanlığına gösterdiği isim divan başkanı seçilememişti. Parti içi demokrasi budur. Bu da 1974 yılında oldu. Üstelik o dönem İstanbul’un hem belediyesi çok hem de İstanbul’un oy oranı çok yüksek, CHP de İstanbul’da birinci partiydi. Delege bu işte.”
Erdoğan Toprak: Seçime Kılıçdaroğlu ile gitmeliyiz
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, Özgür Özel’in adaylığı için imza verdiği söylentisi yayıldı. Bunun doğru olup olmadığını öğrenmek için Erdoğan Toprak’ı aradım. Telefonda şunları söyledi:
“Ben Kemal Beyin yanındayım, ayrılmam yok. Kemal Bey için imza verdim. Bir yerlere de aday değilim. Bu sürecin Kemal Bey’le gidilmesinin sağlıklı olacağına inanıyorum. Ondan sonra partinin bir program kurultayı, bir tüzük kurultayıyla yeni bir yol haritasının yerel seçimden sonra çizilerek Kemal Bey’le gemi limana yanaştırılmalı. Sonra herkes eşit şartlarda bu yarışa girebilir. Ama şimdi program kurultayı, tüzük kurultayı olmadan bir değişim ne kadar çare olur o kamuoyunun takdiri.”
Genel başkan değişimi üzerinde yerel seçimlerden sonra durulması gerektiğini kaydeden Toprak, “21. Yüzyıl farklı bir yüzyıl. 21. yüzyılda 20. yüzyıl politikalarıyla devam edemezsin. Yani kuraklıklar, göçler var. Topluluktaki dejenerasyon var. Dünyadaki 20. yüzyılda kurulan kuralların önemi bitti. Yani Birleşmiş Milletler artık Birleşmiş Milletler değil, hiçbir savaşı durduramıyor. ‘Avrupa İnsan Hakları’ diyoruz artık devletler bunu dinlemiyor yeni bir dönem başlıyor. Düşünün Osman Kavala kararını… Türkiye Cumhuriyeti hükümeti var. Yani yapılandırmamız lazım. Bunu yapmazsak diyorlar ki ‘milliyetçilik yükseliyor’ hayır kardeşim göçle gelen dalganın hem Kürdüyle, hem Türküyle herkesi etkilediğini ve endişe duyurduğunu düşünüyorum” dedi.
KOLTUK HIRSI OLMAYAN BİLGE KİŞİ
CHP’nin politikalarını değiştirmek zorunda olduğunu kaydeden Toprak, politika değişikliğinden sonra genel başkanlık üzerinde durulmasını önerdi. Yıllardır birlikte olduğu CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu için şunları söyledi:
“Koltuk hırsı olmayan Kemal Bey’in, gerekli değişimleri yaptıktan sonra gitmesinden yanaydım. Kemal Bey yani o koltuk hırsı olmayan deneyimi olan bilge bir kişinin bunu yaparak gitmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum. Oyum Kemal Beye.”